ÖDÜL (Bir Resmin Düşündürdükleri)


   Bir kare fotoğraf, kimi kez dünyanın en güzel değeridir. Kimi kez her şeydir. Kimi kez mutluluğun güzelliğin, barışın, sevginin, aşkın, güzel insan olmanın, güzel duymanın, güzel düşünmenin resmidir. Kimi kez mutluluğun resmidir. Büyük Ozan Nazım'ın, Ressam Abidin Dino'ya “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” dediği resim olabilir.
   CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu 21.4.2019 günü hain bir güruh tarafından alçakça saldırıya uğramış, linç edilmek istenmişti. Taşlı - sopalı saldırı ile..
   Cehalet doruğa ulaşmıştı. Hatta bir kadın, kafası büyüklüğünde taşları Kılıçdaroğlu'nun arabasına atarken, çılgınca ve vahşice bağırıyor, Kılıçdaroğlu'nun içinde olduğu evi işaret ederek “Yakın o evi” diye çığlıklar atıyordu! Elbetteki bu bir vahşetin, linç girişiminin, kışkırtmanın, ilkelliğin, dahası barbarlığın resmiydi. Oysa kendisini de ilkelliğin harmanından çekip alacak, bir güzel insana, böylesine gözü dönmüş saldırıyı, hangi Türkiye düşmanları tetiklemiş ve programlamıştı.

   Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının başına gelecek kötü bir olayda, ülkenin nasıl bir karmaşaya sürükleneceğini aklı başında herkes bilir. İyi ki de uçurumun kenarından dönüldü.
   Beni düşündüren iki kare fotoğraf, birisi; Nefreti, gözü dönmüşlüğü, cehaleti, vahşeti, kini zavallığın, kullanılmışlığın, kışkırtılmışlığın fotoğrafı. Elinde kafası büyüklüğündeki taşla Kılıçdaroğlu'na saldırıyor, Çubuk ilçesinde bir kadının fotoğrafı.
   Öbürü dünyanın en masum, en doğal haliyle gözlerinin içi gülen kollarını açmış, topladığı kır çiçeklerini otobüsten elini uzatan Kılıçdaroğlu'na vermek için çırpınıyor. Öbür elinde Mustafa Kemal'in, Ata'sının resmi. Bu da bir köylü kadını, belli ki bir güzel anne. Peşinde yine kollarını açmış gözlerinin içi gülen, koşarken ayakları yerden kesilmiş, sevdiği insanı görmekten çılgına dönmüş iki güzel anne. İşte aşk bu, mutluluk bu, sevgi bu, Türkiye'nin geleceğine umut bu. Eminim ki biz buyuz. Kin, nefret, cehalet değil; bu güzel kare doğal fotoğrafın içtenliği, anlayışı kurtaracak ülkeyi.
   Sayın Kılıçdaroğlu o kır çiçeklerini olasılıkla almıştır. Fakat arabasından inip o iki güzel annenin çiçeklerini alıp, sarılıp alınlarından öptü mü bilmiyorum? Yapmadıysa kare eksik kalmıştır bizce.
   1974 seçimleriydi. O zamanki CHP Genel Başkanı rahmetli Bülent Ecevit Sungurlu üzerinden Çorum'a geçiyordu, konvoy sevgi gösterilerinden güçlükle ilerliyor, yaşlı bir kadın Sarımbey Köyü yakınlarında Ecevit'e dokunmaya çalışıyor kalabalıktan yetişemiyor, güçlükle bir an elinden tutabiliyor, hepsi o kadar. Sonra Ecevit'e dokunduğu elini dudaklarına götürüp kezlerce öpüyordu. O kareyi anımsadım, elinde kır çiçekleri ile kollarını açıp koşan anneleri görünce.

   Kimi kez tek kare bir fotoğraf dünyayı sallayabilir. Öyle de olmuştur. Örneğin çok yakında kıyıya vuran Suriyeli Aylan bebek dünya gündemine oturmuştu. Bodrum'dan Kos'a botla gitmeye çalışan 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin cansız bedeni dünya gündemini sarsmıştı. Yine İsrail askerlerinin, savunmasız bir Filistinli çocuğu kemiklerini kırarcasına dövmesi, Amerikan askerlerinin Vietnam'da savunmasız bir kadının beynine silah dayayan fotoğrafı…. belleklerimizden çıkmış değil. Atom bombası sonrası, Hiroşima'da çekilen fotoğraflara girmeyeyim. Bu fotoğrafların her biri dünyayı ve insanlığın vicdanını ayağa kaldırmıştı.
Doğal olarak o fotoğraflar içimizi karartmıştı. Ama söz ettiğim bu fotoğraf Muğla'nın Bafa köyünden… Bir insanın bir elinde Atatürk portresi, öbür elinde kır çiçekleri ile ayakları yerden kesilerek umut diye Kılıçdaroğlu'na doğru koşmasından daha anlamlı ve daha masum ne olabilir? İçimize umut ve çoşku veren bu fotoğraf öyle sanıyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaşamının en anlamlı ödülüdür.
   Bu ölümsüz kareyi çektiği için fotoğrafçı Ziya Köseoğlu'na teşekkür ediyoruz. Bu kare salt Kılıçdaroğlu'na bir ödül değil, Cumhuriyetseverlere ve Türkiye halkına da bir ödüldür.
   Cumhuriyet bilinci köydeki kadınlarımıza dek ulaşmıştır. Yüreğinde kin, içinde nefret, elinde taş olan kötülük simgeleri, ilkel akıllar; çabanız boşuna..
Barış, sevgi, dostluk, insanlık kazanacak.