BİR KÖY ENSTİTÜLÜNÜN ÖYKÜSÜ


     Daha önce şiir, öykü, deneme, inceleme, araştırma anı ve tanıtım türünde başarılı yazın çalışmaları ile tanıdığımız, yazar ve şair Muzaffer Gündoğar bu defa dayısı Ali Çetintürk’ün Ladik-Akpınar Köy Enstitüsü’nde geçen anılarını öyküleştirmiş, gerek yazın çalışması, gerekse Köy Enstitüleri arşivi için oldukça değerli bir eseri çalışmayı, topluma sunmuş. 
     Yazar; "Köy Enstitülerine köylerden alınan köy çocukları eğitimde, işte sanatta, zenaatta ve sağlık alanlarında yetiştirildikten sonra öğretmen olarak geri köylere gönderilmişlerdir. Bunlar hem köy çocuklarını okutmuş, hemde köylüyü eğitmişlerdir" (S. 10) derken aslında Köy Enstitü’lerinin amaç ve işlevinide kısaca özetlemiş oluyor.
     Köy Enstitüleri ülkemiz eğitim tarihinde büyük bir devrimdir. Bu devrimin ne kıymetini bilebildik ne de hakkını verebildik. Köy enstitüleri kuruluş tarihi olan 17 Nisan 1940 tarihinden bu güne ülkemiz eğitim sistemine damgasını vurmuştur. Şahsım da dahil pekçok okur yazarın yetişmesinde emeği ve katkısı vardır. Direkt Köy Ensitütü’lerinde okumasakta oradan yetişen idealist öğretmenlerin öğrencisi olduk. Belli ideallerin insanı olmayı, çalışkanlığı, ülke ve yurt sevgisini onlardan öğrendik dersem, yalan olmaz. Ülkemizin aydınlanma hamurunda onların mayası vardır.
     Ne demişti bilim dalında tek Nobel ödülü sahibi olan, bilim adamımız Aziz Sancar “Ben aldığım ödülü, Köy Enstitülü hocalarımın idealist tutumlarından aldığım temele borçluyum" Elbette tek başına değil ama nasıl başlanırsa öyle biter. İyi bir temelle başladığını ifade ediyor.
     Bir Köy Enstitülü Ali Çetintürk (*) adlı eseri okuduğumuzda bu çalışmaların hamurunu, mayasını bulacağız. Enstitülerin kuruluş yıllarını düşünelim. Pek çok köyde okul yok. Öğretmen yok. Köylere ulaşacak doğru dürüst yol yok. Tarlayı işleyecek traktör yok. Kara sabanla işlenen tarlalar verimsiz. Evler çatısız. Kiremit bile yok. Duvarlar kerpiç, ülke Osmanlı’nın borçlarını ödemekle meşgül. Sefillik diz boyu. Dünya sarı öküzün boynuzunda duruyor. Böylesi bir ortamda Köy Enstitüleri bir umut, bir ışıktır. Buradan yetişen her öğrenci bu umudun, bu ışığın bir kıvılcımıdır. Eserin kahramanı Ali Çetintürk’de bu kıvılcımlardan birisidir.
     Bu nedenleki Keşiş Dağı adlı eserimde yer alan Karanlığa Işık Köy Enstitülü şiirimde şöyle demiştim; "Kerpiç odalarda, çamur tarlada/  Yurtsever insanlar yetişti burda/ Yalanmıdır eserleri ortada/  Ülkesine aşık Köy Enstitülü ***
Bilimsel öğreti temel aldılar/ Eğitimde nice anıt kaldılar/ Işık yellerini yurda saldılar/ Geleceğe ışık Köy Enstitülü." (Keşiş Dağı S. 52 )
     Konunun kahramanı Ali Çetintürk’ün yaşamı tipik bir Köy Enstitülü yaşamıdır. Köyden ayrılış, yolculuk, okul yılları, öğrenci, öğretmen, halk ilişkisi, imece çalışmaları, anılar ve mezuniyet. Yazar genelde Ali Çetintürk’ün anılarından yola çıkarak, Köy Enstitüleri’ndeki eğitim, öğretim üretime yönelik, sanatsal, kültürel, tarımsal alandaki çalışmaların tamamını anlatmaktadır. Anlatımını öz Türkçe sözcüklerle, akıcı bir dil kullanması esere çekicilik katarken, bir solukta okuma zevkini tadıyorsunuz. 
     Yazar Muzaffer Gündoğar Hocamız dayısı Ali Çetintürk’ün anılarından yola çıkarak bir dönemi belgeselleştiriyor, geleceğe iz bırakıyor. Her adımda Köy Enstitülü olmanın ruhunu, yurt sevgisini, aydınlanmacı ve üretken olmanın izlerini görüyorsunuz. Eline, diline, yüreğine sağlık diyorum sayın Muzaffer Gündoğar hocamıza.
* Bir Köy Enstitülü Ali Çetintürk Besmat Yayınları Çorum