SOSYAL MEDYAYI BİTİRME PROJELERİ


      Mevcut iktidar koronavirüs ile mücadele kapsamında hazırladığı torba yasa teklifinde sosyal medyaya para cezası öngören düzenlemeler ekledi. Yakında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirilmesi beklenen düzenleme hayata geçerse Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal paylaşım ile ilgili sitelerde mesajı atana değil yayınlayana ceza verilebilecek.
      Basın ve sosyal medya demokrasi için önemli işlevler yerine getirir. Doğal olarak bu süreçte kitleler, yazılı basın ve sosyal medya ile kamuoyuna dönüşüyor. Siyasi iktidarlar tarafından algılanan, dikkate değer varlıklar haline geliyor. Gerek yazılı basının, gerekse sosyal medyanın bu açıdan önemi azımsanamaz. Bunun farkında olan mevcut iktidar, sosyal medyanın sesini kesme projeleri üretiyor.
      Son yıllarda sosyal medyanın ülkemizde ve Dünya’da iktidarları sallayan önemli etkilerini gördük. Örneğin Arap Baharı devinimleri, Fransa’da Sarı Yelekliler eylemleri, yakın tarihimizde gezi eylemlerini bu kapsam içinde görebiliriz.
      Demokrasinin var olmasında medya, sosyal medya, çağdaş anlamda demokrasi, genelde toplumsal katmanların, kendi siyasi ve ekonomik kaderleri üzerinde, etkili olmaları anlamında değerlendirilmelidir. Siyasal iktidarın kurulması, değişmesi, olaylar karşısında tavır belirlemesi için, medya ve sosyal medyanın da aktif şekilde siyasal katılımı sağlanmalıdır.
      Demokrasinin olmadığı toplumlarda, iktidarlar isyanlarla değişir. Örneğin Osmanlı’da 36 padişahtan 12 si isyanla değişmiştir. Demokrasi de bunun yolu seçimdir. Demokrasiyi anlatma ve yarışın en önemli ögesi basın ve bugünkü haliyle sosyal medyadır, ifade özgürlüğüdür.
      Gerçi bugünkü iktidardan demokrasi beklemek balığın kavağa çıkmasını beklemek gibi bir şeydir. Bilindiği üzere iktidar çıkardığı infaz yasası ile mafyadan, uyuşturucu suçlusu, kadın katilleri, çocuk istismarcıları, dolandırıcılara kadar, bir kısmını affetmiş, kendisi gibi düşünmeyenleri ve gazetecileri affetmediğini hepimiz biliyoruz.
      İşte bu sosyal medya üzerinde ki acımasız saldırıya karşı; CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Sayın Erdoğan Toprak; İktidar tarafından hazırlanan yeni Torba Yasa’da salgın sürecinden baskı ve diktaya geçiş fırsatı yaratmaktadır. 15 Temmuz sonrası lağvedilen TİB’in (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) özel bir görev ve olağanüstü yetkilerle donatılan BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı) eliyle sürdürülmek istendiğini öne sürerek şu açıklamada bulundu. 
      “Toplumdaki salgın endişesi bahanesiyle, özgürlükleri sıfırlamak, iletişim ve haberleşmeyi kısıtlayıp, sansürleyerek iktidar kontrolüne almak, sosyal medyayı susturmayı hedeflenmektedir… 5651 sayılı yasada yapılmak istenen değişiklikler, dünyanın çağdaş demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkesinde gündeme getirilmesi akla gelmeyecek düzenlemelerdir… Tamamıyla tek parti devletinin denetim ve sansüründe olduğu İran, Kuzey Kore ve Çin’den örnek alınan uygulamalarla aynıdır… Türkiye, sosyal medya paylaşımlarından ötürü açılan davalar, tutuklama ve mahkûmiyetlerde ilk sıralardadır… Ülkemizi bilişim ve bilgi çağının gerisine getirmek istiyor. Salgınla mücadele bahanesiyle maskelenen bu art niyetler, halkımızın ve meclisteki temsilcilerinin demokrasi ve demokratik hak mücadelesi karşısında hüsrana uğrayacaktır.” Demektedir.
      Yasama, yürütme ve yargı ile beraber kamuoyunun sesi olan medya da dördüncü kuvvet olarak bilinmektedir. Medya ve sosyal medyayı susturmak, halkın diline kilit vurmaktır. Demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. İstibdat döneminde Osmanlı’nın basına tutumunun aynısıdır.
      Yüz yıllık Laik Cumhuriyet ışığından nasiplenmiş kitlelerin bağrında böylesi çağ dışı, uygulamaların maya tutması hayal bile edilmemelidir. Akıl ve bilim dışı bu girişimler, çağdaş demokrasi güçlerinin, kale duvarlarına çarparak tuz, buz olacaktır.