İçim Yanıyor!


Ücretli öğretmenim!
Ben, ücretli öğretmenim...
Derse girince ücret alan girmeyince alamayan biriyim. Maaşım hiç olmadı. Kırtasiye ödeneğim, nöbet param veya yolluğum da olmadı. İndirimli kart veya o tür destekler de görmedim.
Mesela öğretmenler çıkış ziliyle evine gider, hakkıdır.
Ben gitmem, bahçeye bakarım, velisi gelmemiş çocuk varsa, velisini arayıp çağırırım.
Okula erken gelirim veya geç giderim, işim olmayan her işe el atar tamir eder, temizlerim. Mesela okul taşınır sırları, masaları, bilgisayarları ve yani ne varsa taşırım. Okulu düzenlerim...
Hafta sonu bile yardıma koşarım...
Okulun dış kapısında öğrencilerin güvenliği için nöbet tutarım, yaz ve kış...
Öğrencim hasta olur, iyileştiyse gelsin derim. Velisi ilaçları bitmedi der. Ben, saatinde ilaçlarını veririm derim, şaşırır.
Hiçbir öğrencimi aç bırakmam! Çünkü ben ücretli öğretmenim, bilirim...
Hangi öğrencime, velime Kenan öğretmen desen, en fazla üçüncü cümlesinde Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten bahseder...
Dedim ya
Ben ücretli öğretmenim.
Üçüncü sınıfta öğretmeni olduğum kız çocuğu, iki haftaya kalmaz gece gündüz okumaya başlar. Bana beyinle ilgili MAKALE yollar. Babası arayıp, sen bu kıza ne yaptın böyle hoca, der...
***
Kemal Sunal'la büyüdük biz.
Şaban'dan yaptığım alıntılara öyle bir güler ki canlarım, ikinci derste gülerken öğrendiklerinin ders olduğunu anlayınca, şaşırırlar.
Bazen de şarkıyla kesirleri öğrenir, bir üst sınıfı alt ederler.
***
Her sene ilk ders öğrencilerime, sizin hata yapma şansınız var, bol bol kullanın derim. Soruyu çözemeyen öğrenciye baskı yapmam, soru mu yanlış acaba, yoksa yemek yemedin mi veya insan her zaman her sorunu çözemez, sonra yine deneyelim, derim.
Bir türlü derse adapte olamayan öğrencime, teneffüslerde zor bir sorunun çözümünü öğretirim. Derste tahtaya kaldırırım, çocuk soruyu çözer, bütün sınıf alkışlar BAS BAS bağırır arkadaşının adını. O çocuk başarmanın mutluluğunu öyle bir yaşar ki...
Benim hatamı bulan öğrencinin elini öperim...
Bu hayat böyle uzar gider,
Giderdi ama bu sene yol verdi muhteremler...
Geçen sene ücretli öğretmene taktir belgesi veren Çerkezköy Milli Eğitim Müdürlüğü/Kızılpınar İlkokul Müdürlüğü, bu sene yol verdi.
Peki dedik, sustuk.
Fakat veliler üst üste aradı, neler anlattı neler. Mesela bir velim, öğretmenim sizi neden istediğimi anlatayım. İki sene önce bahçede komşumun kızı ağlıyor, okula gitmek istemiyordu. Siz nesi var dediniz durumu anlattık. Çocuğu kucağınıza alarak bahçeden sınıfına doğru giderken, bir yandan da kendisine birşeyler söylüyordunuz. Çocuk ağlamayı bıraktı ve onu sıraya oturttunuz. Kız son derse kadar sorun çıkarmadan, derslerine girdi. Akşam evde annesine de, anne bir daha ne zaman okula gideceğiz demiş. Biliyor musunuz bir daha da asla ağlamadı!
Mesela yeğenim, Çerkezöy'de kuaförde kadınların bir öğretmeni överek anlattıklarını duymuş. Dayı biliyor musun anlata anlata bitiremediler. Bende kim bu diye düşünürken, biri Kenan ismini kullandı. Sordum soyadı ne diye. Yoleri deyince öyle mutlu oldum ki anlatamam.
Sayın okur, her sene abartısız onlarca veli, çocuğunu benim okutmam için elinden geleni yapmak için yarışır...
Dedik ya bu böyle uzar gider.
Peki, burada mesele kendini övmek midir?
Mesela sevgili okur, veliler isterken, öğretmen isterken yönetim neden bu sene beni istemedi? İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Kızılpınar İlkokulu Müdürlüğü istemedi diyor, Okul Müdürlüğü ise İlçe Milli Eğitim istemedi diyor.
İlçe milli eğitime gidiyorum, zaten okullar bir ay sonra ayrılacak, tekli eğitim olacak ve bir tek ücretli öğretmene ihtiyaç kalmayacak. Lütfen öğrencilere iki kere ayrılık açısı yaşatmayınız. Bir öğretmen olarak ben bile bu yaşta bundan etkileniyorum, para da istemem okula bağışlarım diyorum ama nafile. Daha önce yüzlerce kez yaptıkları işe, bu gün imkansız diyorlar.
İşin İNSAN kısmı daha çok uzar da biz teknik konuşmayı seven muhteremlere soralım:
1. Ücretli öğretmenin görevi, veli ve öğrenciler istemesine rağmen neden yenilenmemiştir?
2. Şu an Kızılpınar İlkokulu'nda görev alan ücretli öğretmenler, geçen sene okuttukları sınıflarında mı devam etmekteler?
3. Farklı bir sınıfı okutan ücretli öğretmen varsa, bunun ulvi sebebi nedir?
4. Eğitimde süreklilik en önemli kıstas iken, çocuklara bu ayrılık acısı neden yaşatılmıştır?
Bilmeyenlere beyanımdır, öğretmen kadrolu, sözleşmeli veya ücretli olmaz! Öğretmenlik, polislik, askerlik, hakimlik, savcılık gibi hizmetler, iş veya meslek değildir!
Onlar fark edene, okumayı bilene kavrayacakları şiirler yazar...
Vatanı VATAN, milleti Millet yaparlar...