ADALET KAVRAMI VE TEK ADAM ADALETİ


      Adalet; Hakkın gözetilmesi, gözetmek yetmez yerine getirilmesi, haklı ile haksızın birbirinden ayrılması. İnsanların toplum içindeki davranışlarının, temel hukuk kurallarına uygun şekilde düzenlenmesi.
      ‘Adalet herkese lazımdır’. Herkese adil şekilde uygulandığında, en temel hukuk değerlerini baz aldığında saygındır, vazgeçilmezdir. Ülkemiz de içinde adalet sözcüğü geçen pek çok parti kurulmuştur. Örnegin Adalat Partisi, Hak ve Adalet Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi... Bir dönem Sayın Erbakan Hoca’nın Adil Düzen sözü, en temel sloganıydı ve ağzından düşürmezdi.
      Adaleti yargıçlar dağıtır. Savcılar yerini bulması için uğraş verir. Avukatlar ise adil bir yargılamanın en temel güvencesidir. İşte adil yargılamanın en temel güvencesi, avukatlar tüm baroların tamamına yakını Ankara’da TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) kapısında kendilerinin hakkını aramak için adalet beklemektedirler. 
      Avukatlar barosu iktidar tarafından parçalanarak %20 nin, %80’e egemen olacağı iktidarın barosu konumuna getirilmek isteniyor. Bunun adına adalet deniyor. Üstelikte içinde adalet sözcügü geçen parti tarafından. 
      Demokratik bir toplumun olmazsa olmaz temel demokratik değerleri vardır. İnsan haklarının korunup kollanması, en temel yaşama hakkı, seçme ve seçilme hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, gösteri ve yürüyüş hakkı gibi. Bunlardan biri veya birkaçı ihlal ediliyorsa orada demokrasiden bahsetme olanağı yoktur. Ayrıca bu haklar, Cumhuriyet tarihi boyunca dişle, tırnakla kazanılmış  haklardır.
      Adaletin dışına çıkıldığı anlar, genelde iktidarların çıkmaza girdiği, adaletin politikanın konusu haline geldiği anlardır. O zaman yargı iktidarın devamlılığı için adalet dağıtan bir kurum olmaktan öte, iktidarların aracı sopası durumuna dönüştürülür. Oysa adalet bir intikam aracı değil, en basit şekliyle haklının hakkını alma aracı, uygarlığın aracı olmalıdır.
      Tek adam iktidarında, tek adam kendisini yasa olarak görüyorsa, artık Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymak zorunda değildir. Seçim yasalarında belirlenen hukukada uymak zorunda değildir. Tek adam ve onun düşünceleri, istekleri herşeyin ilacıdır.
      Tek adam adaletini Sayın Cumhurbaşkanı’nın şu sözü ne güzel ifade ediyor. “Ne istediniz de vermedik” FETÖ terör örgütü için söylenen bu söz ne anlama geliyor? “Kamu kadroları istediniz tamam, gayrimenkul ayrıcalıkları istediniz tamam, ayrıcalıklı basın istediniz tamam, eğitim kurumları istediniz tamam” diyor. 
       Başından beri suç işleyen bir örgüte “Bu sınırlar içinde kalmalıydınız” demek istiyor. Bu örgüt ne zaman iktidara karşı bir operasyona girişti? O zaman suç işlemeye başlamış oluyor. Soruşturma gereği duyuluyor.  Bu hukuksal bir ilke değil, tek adam adaletidir. Hatta tek adam adaletinde bu suça ortak olanlarda soruşturulamaz ve muhalefetin istediği Meclis araştırmaları da ret edilir.
      “Al ananı da git” hak arayan çifçiye söylenmiş en çarpıcı sözdür. Devamı da vardır. Örneğin sayın Erdoğan “Köylü değil terörist... İççi değil millet düşmanı...Kadın mı? Kız mı? Belli değil... Aydın değil karanlık... Kimsin sen ya...” çıkışları ile hak arayan insanlara adaletin temeli benim yani tek adamdır, hak hukuk “Hak getire” demek istiyor.
      Adaletim şahsımın varlığı, varlığımın devamı ve güvencesi gözü ile bakılıyorsa ülkenin durumu vahimdir. Bu anafordan çıkışın tek yolu da demokratik parlementer rejimdir.