Körebe, elim sende, saklambaç, beştaş ve evcilik çocukluğumuzda
En çok oynadığımız oyunlardı. Birimiz bakkal amca, diğerimiz müşteri olurduk.
Çevremizde gördüğümüz herşeyi taklit ederdik. Hepimiz soru soran birer
filozof, oyun yazan senarist ve rol yapan küçük oyunculardık. Çocuksu gözlemlerimizle
çevreyi ve yaşamı sorgulardık. Mutluluğu yakalamaktı hayallerimiz.
Belli bir olgunluğa erişen insanlardan beklenen bunların gelişmişi, fazlası beklenir,
doğal olarak. İnsanın çocukluğu ile belli olgunluğa erişmesi arasındaki fark ufkunu, Dünya
görüşünü ve olaylara bakışını belirler. Herkes ufku oranında olaylara bakar, o ufuk insanın
yaşam biçimini belirler.
Oysa insanın kültürel birikimini belirleyen en önemli etkenler, aile, okul ve toplumsal
çevredir. Bu üç etkenin insanın kültürel olgunluğa erişmesinde önemli rolleri vardır. Bir
atasözümüz vardır. “Üzüm üzüme baka baka kararır”
İnsanın barışçı veya kavgacı, üretken veya savurgan oluşunda saydığım üç etkenden
aldığı pay önemlidir. Kuşku yok ki, iyilikte, kötülükte doğurgandır.
Gelişmiş toplumlarda çok az polisiye olay olurken, neden az gelişmiş toplumlarda daha
yoğundur. Sorgulamak gerekir. Gelişmiş ülkelerde mahkemeler boş kalırken, az gelişmiş ülkelerde
mahkemeler dosyalardan başını kaldıramaz.
Bir yerde mahkeme ve suç dosyaları o ülkenin gelişmişlik düzeyi ile de orantılıdır.
Suç dosyaları azaldıkça uygarlık yükseliyor demektir. İnsanlar başka şeylerle ilgileniyor demektir.
Güzel sanatlar gibi, üretime katılmak gibi, okumak, yazmak, gezmek incelemek gibi.
Toplumlar kültürel birikimlerini ve zenginliğini üretime dönüştürürse uygarlığı ve
mutluluğu yakalar, mutluluk Polyanna’nın iyimserlik oyunu ile yakalanmaz.
Mutluluk sadece çocukluğumuzda oynadığımız bir oyun değildir. İnsanlığın mutlak
ulaşması gereken bir gerçekçiliktir. Kurtuluş ve mutluluk ise ancak toplumsal olabilir. Koskoca
bir bataklıkta tek bir gülün ne anlamı var? Mutluluk toplumsal ve şairin dediği gibi “Ve bir
orman gibi kardeşcesine” olduğunda anlam ifade eder.
Yaşam sürecinde çocuksu düşlerden sıyrılıp, gerçek mutluluğu yakalamak için neden
geç kalır insan? Akılla, bilimle, üretimle, sevgi ve coşkuyu baz aldıkça, zor olmasa gerek.