Yerel Yönetimlerde Çorlu'da Kadın Eli (5)


              Kadını yeryüzünde kimileri melek, kimileri ise şeytan olarak görmektedir. Oysa kadının ne melek, nede şeytan olmaya gereksinimi yoktur. Kadını sadece insan olarak görelim yeter. Hak ettiği gerçekte odur.  Objektif durumu da odur. Bir insana verilecek tüm haklar, eşit olarak ayrımsız onlara da verilmelidir.
               Peki, veriliyor mu? Elbette hayır. Şöyle ki yaşadığımız ilçede örneğin yerel yönetimlerde bugüne kadar, yani dünya kurulalı beri kadın eli değmiş mi? Elbette hayır. Peki, bu durum kadınların beceriksiz, iş bilmez miskin olduklarından mı? Yoksa dünya kurulalı beri, tesadüfen mi? Hep baylar yönetmiş ilçeyi. Elbette hayır. Sınıflı toplumlar, önceki bölümlerde anlattığım gibi erkek egemen toplumlardır. Her ne kadar kadın erkek ayrımı yok, falan, filan gibi demokratik salvolar yapılsa da bal gibi ayrım vardır. İnsanlık tarihi boyunca, defalarca seçimlerinde yanılmış olan kitleler, her nedense bir defada yanılarak da olsa, ilçeye bayan aday seçmemişler. 
                Kadın kim? Öncelikle varlığımızı borçlu olduğumuz annelerimiz, evrenin en değerli varlıkları, eşimiz; hayat arkadaşımız, her yönüyle hayatı birlikte omuzladığımız en yakınımızdaki insan. Dünyanın en vefalı varlıkları; Kızlarımız ve yine bizlere en yakın, en sıcak, insanlar, halalar, teyzeler, babaanneler, anneanneler,  sevgili bacılarımız, toplumun en az, yüzde ellisini oluşturan insan kitlesi. 
                Soruyorum; Böylesine değerli varlıklar her konuda çok iyiler, yaşamımızın hayattaki rollerine göre vazgeçilmezleri söz konusu bayanlar, her konuda başarılılar, iş yönetmeye gelince miskin ve beceriksizler.  Bu işler, erkek işi. Diyeceksiniz ki; Yok öyle bir şey, hiç mi bayan seçilmiş, yok ülkede. İstisna olarak doğru. Her ne kadar tam uygulanmıyorsa da, neden bayan kotası koymaya başladı? Partiler.  Yüz yılların verdiği, ön yargılı bakış, kolay değişmiyor. Fakat Çorlu halkı değişimden yana, yenilik istiyor, yeni yüzler istiyor. Yeni ve heyecanlı yüzler istiyor. Kalıplaşmış, köhneleşmiş heyecanını yitirmiş, topluma verebilecekleri bir şey kalmamış, zaten verebileceklerini de vermiş olanların dışında. Halk yeni yeteneklere şans vermek istiyor. Bunun kanıtı sokaktır. Analar ne cevherler doğurur, dünya birkaç kendini beğenmiş, toplumu hor gören, tepeden bakan, halktan soyut, kişiliklerin üzerine kurulmadı.
                   Dünya kurulalı beri gelen, köhnemiş sistemin aksine bu defa,  bayan derken nitelik ve nicelik olgunluğa erişmemiş, sıradan bayanları elbette düşünmüyorum.  Daha önce, yaşamım boyunca, yanlış tercihmiş, elim kırılsa da buna oy vermeseydim, dediğim baylar olmuştur. Varsayalım ki aynı sözü, yine söyleyecek olsam bile, hak ederlerse bu defa bayanlara söylemek istiyorum. Alışılmışı değiştirmek istiyorum. Değişimin kökenden olmasını savunuyorum. Ayrıca mevcut gözüken adayların en niteliklisi ve vizyon sahibi gördüğüm içindir. Bayan aday tercihim.
                    O halde neden bayanlar; İlkeli ve omurgalı bir duruş sergiliyorlar, konularına hâkimler, liyakat sahibiler, dürüst ve güvenilirler, kimsenin payandası değiller. Gücünü sadece halktan alıyorlar, halka güveniyorlar, Atatürk ilke ve devrimlerine içten bağlılar. Yetenekliler, çözüm üretmede. “Hem içtenler, hem de içimizden biriler”, hizmete aday olmuşlar. Tek rüyaları Çorlu’yu yaşanabilir bir kent yapmak ve çiçek gibi donatmak.  Hiçbir kurumda hanedanlık yapmamışlar, böylesi yapılara karşılar. Özgüvenleri ve iş becerileri tam. Hepsinden önemlisi halkı ve insanları seviyorlar.  Başka ne aramalıydım bir adayda?
                      Zorluklar ve güçlükler karşısında, rüzgâra karşı atını sürdükleri için, bayanları tercihim. Hatta bu ülkenin değerleri, Atatürk ilke ve devrimleri yolunda atlarını şaha kaldırdıkları için, bir toplumsal heyecan yarattıkları için, meydanlara dinamizm getirecekleri için, bayanları destekliyorum.
                     İki bayan aday var. Hangisi diyorsanız? Elbette ikisi de aynı nitelikleri taşıyor, fakat hangisi seçilmeye yakınsa onu destekleyeceğim. Tüm adaylara başarılar diliyorum.