IMF'NİN AYAK SESLERİ


            IMF (International Monetary Fund); uluslararası para fonu anlamına geliyor ve uluslararası mali sistemin işleyişini düzenliyor. 1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kasabasında kurulmuş olan ve 1947 yılında bir fiil çalışmaya başlayan uluslararası bir organizasyon olarak tanıyoruz.
           IMF’nin ülkelere verdiği kredi çok fazla değildir. Ancak IMF kredi verirse o ülkenin diğer ülkelerden kredi alma kredibiletesi yükselir. Bir nevi o ülke için, kredi konusunda yeşil ışık yakılması anlamına gelmektedir. 
           IMF kur politikalarını düzenler. Ülkelere kısa ve uzun vadeli kredi verir. Ülkelerin çeşitli kurumlara borcunu ödeyememesi halinde arabuluculuk yapar. Ülkeleri, liberal bir kambiyo ve dış ticaret rejimi uygulamaya özendirir. Ülkelere teknik yardım sağlar.
            IMF’nin bir ülkeye borç vermesi için bazı koşulları, ilkeleri vardır. Bunlar genelde; o ülkenin kamu giderlerini kısmak. Vergileri artırıcı önlemler almak. Serbest fiyat politikası ve para arzının kısılması, dış ticaretin liberalleşmesi ve ulusal para değerinin düşürülmesi gibi acı reçetelerdir.
            Bu reçetelerden en çok etkilenen kesim, işci, köylü, emekli, ücretli çalışanlar, dar gelirliler, küçük esnaflar, küçük ve orta ölçekli işletmelerdir. IMF nerelere gelir? Ekonomisi dibe vuran ülkelere. IMF akbabaya benzer. Kendi olanakları ile ayakları üzerinde yürüyene bir şey yapamaz. Ekonomik anlamda el, ayak, kol gibi, bir tarafına felç-inme gelirse yürüyemez duruma düşersen başını kaldırınca IMF’yi görürsün. Kısaca gününü de görmüş olursun. Sonrası Allah kolaylık versin. Elini kaptırırsan kolunu unutacaksın. Kim IMF’ye karşı durur ve ülkesini o garabetten korursa o kahraman oluyor. Mevcut iktidar IMF adını kaldırarak bu kahramanlık unvanını toplumda yaymayı, hatta tepe tepe kullanmayı iyi becerdi. 
           Evet IMF ile 68 yıllık dans ve 19 stand-bay anlaşması sonlandırılırken, iktidar bir ara IMF’den borç almıyor, borç veriyoruz gibi ayakları yere basmayan balonlar uçurdu. IMF yerine diğer uluslararası kurulaşlara borçlandık. Borç sabit, alacaklı Ali idi, Veli oldu. İktidarın savunusu “Borcun tamamı devletin değil özel sektörün” dendi. Peki, özel sektörün kefili kim? Devlet. Yani yoksul ve dar gelirli kesimler, ekonomik anlamda sopa yemeye devam etti. IMF gürgen sopayla döverken, diğer uluslararası kuruluşlar meşe sopasıyla dövdü. Yani yine ‘Varsılın kağnısı dağları aştı/yoksulun kağnısı düz yolda şaştı’ 
         Biz IMF’ye yabancı değiliz. Her ne kadar hükümet karşı olduğunu söylese de, son günlerde IMF adı çok duyulmaya ve ayak sesleri gelmeye başladı. Demek ki iktidar o kadar zordaki seçim sonrasını bile bekleyemiyorlar. ABD Başkanı Trump'ın "Türkiye'yi ekonomik olarak mahvederiz" gibi haince tivitin arkasında IMF gerçeği var ve o saatlerde heyet Ankara’da görüşme yapıyor.
            Yeni Çağ Gazetesinden Ahmet Takan’ın emin kaynaklardan aldığı bilgiye göre; "IMF heyeti, Türkiye'de temaslarını sürdürüyor. Türkiye'ye yardım göndermek için teknik çalışmalar yapılırken, IMF heyeti antlaşmayı seçimden sonra yapmakta kararlı. Seçim sonuçlarını görmeden IMF heyeti herhangi bir anlaşma yapmayacak. Eğer seçimlerden AKP istediği sonucu alırsa o zaman 50 milyar dolar serbest bırakılacak. Bunun için iç gelişmelere IMF özellikle dikkat ediyor. Öncelik seçim sonuçları, seçimlerde AKP'nin iyi sonuç alması. IMF bundan sonra anlaşma yapmaya yanaşıyor.”
              CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sayın Faik Öztrak, ülkede ekonominin kötüye gittiğini öne sürerek, “...Bu ülkenin ekonomisi 1 Nisan’dan sonra Uluslararası Para Fonu’na emanet edilecektir. Ben daha öncede söylemiştim ‘bunlar, IMF ile görüşüyorlar’ diye açıklama yapmıştır. 
             Seçim sonrası kendimizi hazırlayalım şok etki yaratmaması için açıklıyorum. IMF, kemer sıkma, ücretleri kısma, paramızın değeri düştü, stant- by gibi sözcükleri sık duyarsak şaşırmayalım. Başımızı kaldırınca IMF’yi göreceğiz, 1 Nisan şakası olmadığını, 2 Nisanda anlayacağız.