Mustafa Aydınlı

Mustafa Aydınlı

Yarın

İMAM VE TANRI

20 Şubat 2020 - 13:07

     Çoğumuzun bildiği fıkradır. Anımsamakta yarar var.
     Bir köyün camisinde, imam topluluğa öğüt vermektedir. Ansızın içeriye heyecanla dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduğunu haber verir. Bütün topluluk hemen kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece imam, bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır.
     Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün imam, Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir. İmam ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. İmam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır. İçindekiler, durumun kötü olduğunu anlatarak, imama helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler. İmam helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak, hakkın rahmetine kavuşur.
              Kendisini ahiretin kapısında melekler karşılar.
              Melek: 'Hoş geldiniz, buyurun...'
              İmam: 'Cennete girmek istediğimden emin değilim..'.
              Melek: 'Neden?'
              İmam: 'Tanrı'ya biraz kırgınım'
              Melek: 'Ne oldu ki?'
              İmam: 'Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama Tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım'
             Tam bu sırada yukarıdan Tanrı'nın sesi duyulur.
             'Salağa, iki tekne, bir helikopter gönderdik... Kurtarmak için daha ne yapacaktık? Böylesine geri zekâlının benim katımda da yeri yoktur…’
                                                       ***
     Okuduğunuz fıkrayı yurdum insanına uyarlayacak olursak, olasılıkla Tanrı o gün geldiğinde bu ülke insanlarına şöyle seslenecektir;
     'Ben bu ulusa örnek alsınlar ve onu izlesinler diye Mustafa Kemal'i gönderdim. Kötülüklerden kurtuluş yolunu, onun eliyle bunlara göstermeye çalıştım. (Laikliği, demokrasiyi, çağdaş uygarlığı, insan haklarını…) Ama onlar hâlâ benden ve benim adımı kullanan şarlatanlardan medet umuyorlar... 
     Eh daha ben ne yapacaktım? Her kurtuluş için bir Mustafa Kemal gönderemeyeceğime, göre her biri bir Mustafa Kemal olmayı öğrensinler artık...'
     Ne dersiniz, o gün bugün olabilir mi?

Bu yazı 973 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum