Mustafa Aydınlı

Mustafa Aydınlı

Yarın

BARIŞ DİLİ KAZANDI

03 Nisan 2019 - 12:29 - Güncelleme: 03 Nisan 2019 - 13:13

     Öncesi ve sonrası ile 31 Mart yerel seçimlerini yaşadık. Seçimler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Seçin öncesi ve sonrasında kullanılan dil ise uygarlık ölçüsüdür. Seçimler öncesinde kullanılan dil ne yazık ki uygar toplumların kullandığı türden değildi. Üzücüydü, gerilim ve öfke doluydu, ayrıştıcı ve toplumu bölen ve geren türdendi.
    “Hain, zillet, kafir, adiler, terörist” sözcüklerinin havada uçuştuğu bir seçim kampanyası birleştirici olabilir mi? Ülkenin yarısı bu sıfatlarla anılabilir mi? Kazara böyle ise vah o ülkenin haline. Bununla da kalınmadı, kutsal dinimizin icra edileceği bazı camilerde, parti toplantıları, propagandaları, hatta bu kutsal mekanlardan rakip partilere kin ve nefret yağdı. Dahası var, minarelere iktidar partisinin flamaları asıldı. Kameralara ve videolara yansıdı. Camilerde yemek seansları düzenlendi. Diyanetten de hiçbir açıklama gelmedi. Birileri sürekli öfkeyle parmak salladı. Ana muhalefet liderine idam talebi yapılırken, diğer partinin kadın lideri mahpusla tehdit edildi. Üzülerek belirtelim ki, kendi seçmenini “öküz” diye alaya alan vekillere şahit olduk bu seçimde.
     Tarih bize gösterdi ki özü, adalet, özgürlük, eşitlik ve demokrasi olmayan hiçbir iktidar uzun ömürlü olamaz. 
     Her şeye rağmen asla ağzını bozmayan, toplumu bölünmek ve gerilimden uzak tutan, liderlerin seçim süreci boyunca barış dili kullandıklarını da anımsatmamız gerekiyor. Takdirle karşılamak gerekiyor. Sayın Kılıçdaroğlu’ndan, Akşenere, Karamollaoğlu’ndan, İmamoğlu’na, Alper Taş, Selahhattin Demirtaş, yine hakkını yemeyelim Binali Yıldırım toplumu gerecek ve bölecek tutumdan kaçınmışlardır. Burada şunu da belirtelim ki Sayın Binali Yıldırım Milletvekilliği, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış bir kişidir. Oy sayımları bitmeden “Ben kazandım” açıklaması yapması, işi oldu bittiye getirme girişimi hoş ve şık olmamıştır. 
     Bu seçimin kazananı öncelikle barış dilini kullananlar, Sayın Ekrem İmamoğlu ve kısmende CHP'dir. Kısmen diyorum, çünkü iktidarın dibe vurduğu, akla gelen her olumsuzluğun olduğu, ekonominin battığı bir ortamda buna ancak kısmi başarı denir. 
     İstanbul tüm Türkiye’nin bileşenidir. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun uğraşını azımsamamak lazım. Seçim öncesi hazırlıkların tümünü yaptı. Sadece Adalarda 6 bin gerçek dışı seçmen tespit etti, yine 6 bini aşkın yüz yirmi yaşın üstünde yaşayan seçmenleri tespit ettirdi ve dahası. Islak imzalı seçim tutanaklarının kazaya uğramadan eksiksiz ulaşımını sağladı.  İmamoğlu ise sakin, serin kanlı, dinamik tutumu ile iyi bir ekip oluşturdular. Başarı bir ekip işidir. İmamoğlu her şeye rağmen pes etmedi. Süreci iyi yönetti. “Adam kazandı” demedi. “Kimsenin hakkını yemem, hakkımı da yedirmem” kararlığın ve başarının mihenk taşıdır.
     Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun gece toplanan kalabalığa; "Zafer düşmana karşı kazanılır. Zafer değil, bir başarı bu". Sözü barış dilinin, uygar insana ve lidere yakışan veciz sözüdür. Seçim yarışının özetidir. Onun için ona buna parmak sallamak, öfke, tehdit, haksızlık, hukuksuzluk kaybetmiş, barış ve barış dilini kullananlar, özgürlük, hukuk demokrasi konusunda umut olanlar kazanmıştır.

Bu yazı 755 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum